"radyodan döndüğümde luciana'yı ona doğum gününde armağan ettiğim bambu koltukta kitap okurken ya da kediyle oynarken buluyordum, koltuğun yanında onunla takım olan küçük bir masa vardı. bu salona hiç uymuyor, demişti luciana yarı şaşkın yarı hoşnut, fakat senin hoşuna gidiyorsa benim de gider, güzel bir takım üstelik çok da rahat. mektup yazman için iyi olacak, dedim ona. evet diye onayladı luciana, benim de zaten zavallı poli teyzeye bir mektup borcum var. akşamları koltuğa çok az ışık geliyordu (lambanın ampulünü değiştirdiğimi fark etmemişti sanırım), sonunda nakış işlemek ya da dergi okumak için küçük masayı ve koltuğu camın yanına çekti. belki de o sonbahar günlerindeydi, ya da daha sonra, bir akşam uzun zaman yanında kaldım, doya doya öptüm onu, kendisini çok sevdiğimi söyledim, onu en çok bu haliyle seviyor ve hep böyle görmek istiyordum. luciana bir şey demedi, elleri başımda dolaşıyor, saçlarımı karıştırıyordu; başını omuzuma yasladı ve sessiz kaldı, başka bir yerdeydi sanki. alacakaranlıkta luciana'dan başka ne beklenirdi ki? o, leylak rengi zarflarına, mektuplarının yalın, neredeyse utangaç tümcelerine benziyordu. bu saatten sonra onunla bir pastanede tanıştığımızı, salık siyah saçlarının bana selam verirken ve karşılaşmanın ilk karışıklığının üstesinden gelirken bir kamçı gibi savrulduğunu düşlemem çok zor olacaktı. aşkımın belleğinde camlı bir hol ve bambu koltuğun çizgileri vardı yalnızca; sabahları evde dolaşan ya da kediyle oynayan uzun boylu enerjik gölge, gece olurken benim sevdiğim ve aradığım o eşsiz biçimde geri gelecekti.
bunu ona anlatmalıydım belki. zamanım olmadı; sanırım tereddüt ettim, çünkü durumun böyle sürmesini istiyordum, öylesine bir mükemmelliğe ulaşmıştım ki onun belli belirsiz sessizliklerini, şimdiye dek görmediğim dalgınlıklarını düşünmek istemiyordum; ara sıra bir şey arıyormuş gibi bakıyordu bana, bir an gözleri dalıyor sonra hemen başka bir şeye, kediye ya da bir kitaba kaçıyordu bakışları. bense onun bu yüzünü yeğliyordum, bu hali camlı holün hüzünlü havasının ve leylak rengi zarfların bir parçasıydı..."
j. cortázar
ayakizlerinde adımlar - cev; arzu e. ildem
fotoğraf; la double vie de veronique - kieslowski