26 Ocak 2010
sabrinin siniri.
ingilizce yazınca başlıktaki gibi bir şey çıkıyor. anlamsız değil. sabri ağbi'nin kahvede, hakkında çıkan söylentilere sinirlenip yumruğunu masaya vura vura, tükürükler saçarak, o tehditkâr üslûpla -hadi mekâna uygun söyleyelim- dayılanarak kendini savunmasından başka bir şeye benzetemedim ben bu açıklamaları. hiçbir şey de açıklamadı zaten.
sakin ol sabri ağbi. kasma, kasılma. ah o eskidendi ağbi. sabrının sınırı hayli alçaktı ve sık sık düzenli olarak taşardı. sonrası; kahvede aslan gibi esip gürledin mi, hepimizin dizleri titrer, dilimiz damağımız kururdu da kaçacak delik arardık. netekim zaman değişti. pek korkan kalmadı artık senden.
allah allah!