-mutfaktaki karıncalara bir çözüm bulmak lazım. yuvalarına bir damla zehir, (tam olarak böyle değil, "ilaç" diyorum. bu acımasız bir yanıltma, kendini kandırma çabasıyken...)
-hayır. ben onlarla anlaşma yaptım. sadece mutfakta kalacaklar. mutfağın dışına çıkmayacaklar. biz anlaştık. zehir yok. ölmek yok.
-ama zehiri hisseder onlar, ve sadece yollarını, yuvalarını değiştirirler, hem, bahçeli bir evi tercih etmişse insan, bazı ilaçları kullanmak zorunda (zehir demiyorum yine). ölmezler belki.
-belki? hayır.
"belki"si yok...
okuduğum thomas mann kitabında, kamadamana, büyük çilekeş, velî; yürürken, yoluna çıkacak her hangi bir canlıyı incitmemek için elindeki süpürge ile kendi yolunu süpürüyordu. başka canlıları garantiye almadığı hiçbir adımı atmadan. sabırlı, gösterişsiz, yürekli bir merhametle...