21 Mayıs 2010

liszt'e dair...








"sevgili liszt, ölümsüz haz'zın, ölümsüz sıkıntı'nın şarkıcısı, filozof, ozan ve ressam, ister ölümsüz kentin tantanası içinde, ister gambrinus'un avuttuğu dalgın ülkelerin sisleri içinde olun, haz ya da anlatılmaz acı türküleri söylerken, ya da anlaşılmaz gözlemlerinizi kâğıda dökerken, sisler içinden, ırmaklar ötesinden, piyanoların ününüzü şakıdığı, basımevlerinin bilgeliğinizi açıkladığı kentler üstünden, ölümsüzlükte selamlarım sizi!"*







konser mevsimi geldi işte. bu yaz yine dünyanın en ünlü müzisyenleri, grupları istanbul'a gelip günlerce konuşulacak konserler verecekler. bu durum aklıma 200 yıl önce yaşanmış gösterişli bir istanbul konseri hikayesini getirdi. 19. yy'da liszt'in abdülmecid'in davetiyle istanbul'a gelişi de böyle olay olmuş. aylar öncesinden konuşulup yazılıp çizilmiş. bütün avrupa'da "lisztmania" rüzgarı estiren, deyim yerindeyse zamanın mega starı liszt, istanbul'da da büyük bir heyecan yaratmış. hatta haberlerin yayılmasıyla, liszt'in konseri verdiği zaman dilimi arasında uyanık bir başka macar piyanist kendini liszt'im diye tanıtıp konser vermiş ve padişahı bile kandırmış. liszt bunu kızı henriette'ye yazdığı bir mektupta esprili bir dille anlatır. abdülmecid'in büyük ilgi ve armağanlara boğduğu bir kaç konserden sonra “doğu ve batı’yı aynı anda görebilmenin coşkusunu yaşıyordum. sanki bir an uzaklardaki olimpos’u bile gördüğümü sandım.” diyen liszt hemen ayrılamaz istanbul'dan. nur-u ziya sokaktaki o evde kırk gün kalır. hayran olduğu istanbul'u yaşarken, bir önceki durağı paris'te tanışıp aşık olduğu ve istanbul'da buluşma planları yaptığı, alexandre dumas fils'in şu ünlü "kamelyalı kadın"ı ve büyük aşkı marie duplesis'in, zaten hayli ilerlemiş olan veremden ölüm haberini de istanbul'da alır. elbette kesin bilinemez ama, hayatı boyunca satılık aşklar yaşamak zorunda kalmış güzel ve hüzünlü marie'nin tek gerçek aşkının liszt olduğu söylenir...


neyse, bunlar zaten bilinen şeyler. ama ben yine de liszt'ten bahsetmekten hoşlanıyorum böyle... liszt'den sonra istanbul'a gelip hayatının sonuna kadar ayrılamayan öğrencileri de olmuş. géza de hegyei, alessandro voltan (macar tevfik) gibi. macar tevfik, yetiştirdiği onlarca öğrenciden sonra -mesela saygun- şimdi izmir'de kimsesizler mezarlığında uyur...




*baudelaire - paris sıkıntısı / asa (franz liszt'e)
çeviri: tahsin yücel
yorum: sviatoslav richter - liszt sonata h-moll (part.II)