1 Mart 2010

mart




                                         



"bana sıcak gerekiyor. burası çok iyi, değil mi? odanın konumu bu bakımdan çok elverişli."



film çektiğimi hayal ettiğimde aklıma her zaman aynı senaryo geliyor. bir kitaptan. kafka'nın "dava"sından. josef k'nın ressam titorelli'nin o yoksul mahalledeki, giriş kapısının altından iğrenç sarı renkli ve üstünden dumanlar tüten bir sıvının sızdığı evine girişinden, davası için işe yarayacağını düşündüğü bir kaç tabloyu koltuk altına sıkıştırıp dışarı çıkışına kadarki zamanı filme çekmek isterdim. çatı katındaki odanın kapısında son bulan tahta merdivenler, merdiven boşluğundan fırlayıveren küçük kızlar. hatta kambur olana rengârenk bir sambacı kıyafeti giydirirdim. o boğucu, penceresi açılmayan odada kızların kapıyı gözetleyip dinlemeleri, gülüşmeleri arasında k ve titorelli'nin konuşmaları... oda, k'yı daraltan, nefes aldırmayan havasına inat, en az gezgin bir çingene obasının tekerlekli evleri kadar renkli. odanın hemen çıkışındaki holde beliriveren mahkeme ve bruegel resimlerindeki adamlar gibi kaba suratlı, renkli, karikatürize mahkeme kalemleri. fonda mutlaka epica çalmalı. epica'nın "cosign to oblivion" albümünden her hangi bir şarkı olabilir. sebebini bilmiyorum. ama öyle... illâ ki bildiğim; josef k'nın yüz ifadesi haricinde, korku ve gerilimin esamesi olmazdı filmde. neyse... pazartesi pazartesi böyle işte...


orson welles'in "dava"sını izleme şansım olmadığı için, filmde titorelli sahnesi var mıydı bilemiyorum. ama dediğim gibi, ben olsam sadece o kısmı çekip çıkarır uzun denebilecek bir film yapardım.



resim: pieter bruegel - iki maymun
bulunduğu yer: gemäldegalerie / berlin