12 Ocak 2010

cellat


                                   




"öldürdükçe çoğalıyor adamlar
ben tükenmekteyim öldürdükçe..."




cellat hüseyin, kara kuru elleriyle yapacak iş arıyor uzun zamandır. her defasında kovulacağını bile bile, bıkmadan, usanmadan çalıyor kapıları. sonrası, aşağılanma, kovulma, reddedilme... aslında, sonunda ekmek parası olsa, tüm bunlar katlanmadığı, katlanamayacağı şeyler değil...


bir de haline bakmadan aşık oluyor hüseyin. kız da ona tutkun. hüseyin'in hayatında ilk kez ışık yanıyor. bildiğin sevda bu. annesini alıp sevdiği kızın kapısını çalıyor. densiz. kimsin sen! kızın babası da öyle düşünüyor zaten. düşünmekle kalmıyor, kükrüyor adeta; "ben çingeneye kız vermem!". ertesi sabah, kızı köyün tefecisine verdiklerini duyuyor hüseyin...


"aziz türk milleti! işte bu ortam içinde türk silahlı kuvvetleri, iç hizmet kanunu'nun verdiği türkiye cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüce türk milleti adına, emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış, ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur!" anonsu duyuluyor yine radyodan. sonra kahramanlık türküleri... tarih 12 eylül 1980. hüseyin'e iş çıkıyor. bu, her gece onlarca iş demek. karşılığında ekmek. boynuna ipi geçir, sonra tek bir tekme. sehpa. ip. tekme... tek bir tekme...


kurbanlarından sadece bilinenler bunlar; mustafa pehlivanoğlu, levon ekmekçiyan, ali bülent orhan. daha onlarcası var. adları unutulmuş, onlarcası. sabaha kadar çalışıyor çingene hüseyin. ta ki, sehpaya o çocuğu çıkarana kadar. cana kıymak ne demek, belki ilk kez farkediyor. o unutamayacağı tekmeyi atarken. ipte sallanan güzelim çocuğun adı; erdal eren. titriyor çingene hüseyin...




benim bildiğim, dünyanın istisnasız her yerinde, çok, veya daha çok negatif ayrımcılığa tabi tutulmuş bir halktır çingeneler. hem devlet, daha da kötüsü ve zoru toplum eliyle... osmanlı'dan cumhuriyete, müzik yetenekleriyle ilgili çabaları dışında, bizde layık görüldükleri tek meslek ise cellatlık olmuş. göçebe-sürgün durumlarından kurtulmalarına bin bir türlü yöntemle ve insanlık dışı gerekçeyle, hâlâ izin verilmiyor maalesef.